8 Şubat 2012 Çarşamba

özledim.

Özledim, sadece.
Cidden özledim. 
Benimle konuşmanı özledim, konular hakkında değişik düşüncelerini bana anlatmanı özledim,
her kelimeni önemsemeyi özledim.
Sonra ses tonunu çok özledim ben, ses tonunda ki tek düzeliği, telaşsızlığı, sakinliğini özledim.
Gözlerinin rengini özledim sonra, berraklığını. Hiç dikkat ettin mi sen gözlerine? Derinlemesine baktın mı?
Anlamları fazlaydı. Üşürken yanımda yaramaz çocuklar gibi zıplamanı özledim.
Yanında gülümseyerek nefes almayı özledim, ben gülümsemeyi özledim.
Geride özlemlerini bıraktın. Bu kadar zamanda bu kadarı işte…
Özlemlerinden arınmaya çalışırken birkaç günüm kendimi kandırmakla geçti sonra düşünmemeye çalışarak geçti, söylediğin yalanı bile görmezden gelmek ile geçti.
Seni silmeye çalışmakla geçti.
Şimdi mi? Şimdi de geçiyor saniyeler, dakikalar, saatler, günler.
Düşünerek veya düşünmemeye çalışarak geçiyor.
Öyle veya böyle bir şekilde geçip gidiyor işte aynen senin gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder